STEVEN SPIELBERG’DEN 10 SENARYO TAVSİYESİ
Steven Spielberg, Amerika’da sinema endüstrisi içerisindeki
en güçlü isimlerden biri olarak görülüyor. Bu hem yaptığı filmlerin
kalitesinden hem de yönetmenlik dışında sinema sektörü içerisinde aldığı pozisyondan
kaynaklanıyor. Sinemada hem sanatsal anlamda hem de teknik anlamda önemli
birikimin oluşmasına öncülük etmiş bir isim, aktif kariyerinde her döneme damga
vuran filmlere imza attı.
Usta yönetmen 1961 yılında Escape to Nowhere adlı kısa
filmle, henüz 14 yaşındayken sinemaya adım attı. O tarihten bu yana 54 yapımın
altında yönetmen olarak imzası bulunuyor. Mutlaka herkesin bir Spielberg filmi
izlemiş olduğunu varsaymak pek yanlış olmasa gerek. Bilimkurgudan gerilime,
korkudan drama pek çok farklı türde iz bırakan filmlerin yönetmenliğini yaptı
usta yönetmen. Son olarak 1957 yapımı West Side Story müzikalinin yeniden
çevrimine imza attı. Yeni filmi The Kidnapping of Edgardo Mortara ise ön
hazırlık aşamasında.
Schindler’s List, E. T. the Extra-Terrestrial, Saving Private Ryan, Indiana Jones and the Raiders of Lost Ark gibi kült filmlerin usta yönetmeni Spielberg senaryo yazımına ve sinemaya dair birçok önemli açıklamada bulunuyor. Farklı zamanlarda çeşitli söyleşiler, görüşmeler, röportajlardan Outstanding Screenplays’in derlediği tavsiyeler yönetmenin senaryoya dair tutkusunu ortaya koyuyor. Spielberg’ün senaryo yazımı hakkındaki tavsiyelerini aşağıdan okuyabilirsiniz.
1-
Fikirlerinize Sıkı Sıkıya Tutunun
Steven Spielberg, etrafında onu anlamayanlar olsa bile
fikrine sıkı sıkıya bağlı kaldığını ve onu sonuna kadar savunduğunu dile
getiriyor. Gençken geceleri uyumadan senaryo yazdığını hatırladığını söylüyor.
Kağıdı kalemi eline alıp fikirlerin nereye gideceğini bilmeden tekrar tekrar
yazma anının önemli olduğunu ve bunun ilham verdiğine dikkat çekiyor. Sonuçta
ortaya çıkan film ister iyi, ister kötü olsun önemli olan o süreç. Bir fikre
takıntılı bir şekilde bağlı olmak ve onu imgeleyebilmek Spielberg’e göre
senaryo yazım sürecindeki en önemli nokta.
“Kendi özgün fikrinize bağlı kalın ve onun için mücadele
verin. Senaryonuzu o fikirden yola çıkarak yazın. Önemli olan tek şey bu
yaratıcı süreçtir.”
2-
Fısıltıyı Dinleyin
Spielberg hayallerin öyle doğrudan oluşmadığını, ne zaman
gerçekleşeceğini, nasıl geleceğini bilinemeyeceğini söylüyor. Usta yönetmen
dinlenmesi en zor olan şeyin içgüdüler, kişisel sezgiler olduğunu dile
getiriyor. Her zaman açık seçik olmaz, bazen onu dinlemek gerekir. Günlük
hayatlarınızda bunu dinlemeye hazırlıklı olmalısınız.
“Bir hayal fikri yüzünüze haykırmaz, bazen usulca
fısıldar. O fısıltıyı dinleyin.”
3-
Senaryo ve Hikaye Daha Önemli
Film yaparken ilk başta en önemli şey Spielberg’e göre
hikâye anlatımı ve duygulardır. Spielberg genç yönetmenlerin ilk çektikleri
kısa filmleri izlediğinde hikâyenin nasıl anlatıldığına baktığını söylüyor,
kamerayı nasıl koyduğuna değil. Ona göre teknik meseleler sonra geliyor. Bir
filmi yaparken beklentilerin gerginlik yarattığını söylüyor. Jurassic Park’ın
devam filmleri hasılat olarak beklenen seviyeyi geçmediği için insanlar buna
başarısız diyor. Ancak Spielberg bunu düşünerek film yapılmayacağını söylüyor.
“Hikâye anlatıcılığı ve duygular daima önce gelir. Sinematografi ve işin ticari boyutu ise daima sonra gelir.”
4-
Ekipman Bahane Değil
Film yapmak isteyenlere Spielberg sadece film yapın diyor.
Kendi dönemindeki teknik ekipman ve ekonomik olarak koşullarla bugünü
karşılaştıran Spielberg, bugün cep telefonlarının bile bu işe olanak
sağladığını söylüyor. Bugün bu işe girişip tutkularını takip etmek daha kolay.
“Eğer film yapmak istiyorsanız o zaman film yapın. Ekipmanların tümü bugün daha ulaşılabilir, bu bir bahane olamaz.”
5-
Kötü Eleştiriler Sizi Yıldırmasın
1979 yapımı 1941 filmi eleştirmenler ve sektör tarafından o
dönem oldukça eleştirilmişti. 30 milyon doların üstünde bütçesi olan savaş ve
komedi filmi Speilberg’ün başarısız filmlerinden biri olarak görülüyordu.
Sonrasında Spielberg, çok mutsuz olduğunu ve depresif hissettiğini belirtiyor.
Bu durumdan çıkmak için hemen başka bir projeye giriştiğini belirtiyor.
“Bir projede başarısız olursanız, bunun sizi etkilemesine izin vermeyin. Kendinizi çalışmaya verin ve hemen yeni bir projeye başlayın.”
6-
Eski Filmler Yol Gösterici
Spielberg bir şeyler öğrenmek için eski kaynaklara
başvurulabileceğini söylüyor. Eski dönem filmlerinin yol gösterici ve çok şey
öğreten değerler olduğunu dile getiriyor.
“Sadece yeni çıkan filmlerden değil önce gelenlerden de öğrenecekleriniz vardır. Geri dönüp siyah beyaz filmleri izleyin.”
7-
İç Sesinizi Dinleyin
Filmlerde karakterin amacının ne olduğunu keşfettiği, ne
yapmasını öğrendiği bir an vardır. Ancak hayat böyle değildir, bundan çok
vardır. Hayatın ilk başlarında insan hayata dair sürekli etrafındakilerin
ailesinin, hocalarının öğütlerini dinler, buna alıştırılır. Kim olduğunu ve ne
yapmak istediğine bundan sonra karar verir. Etrafındakileri dinlerken bir
yandan kendi sorgulamasını yapar. Başkalarının yönlendirmesine, isteklerine
kafa sallamak kolaydır. Spielberg de kendi karakterini oluştururken bir süre
böyle yaptığını dile getiriyor. Çünkü kendi bakış açısını bastırdığını
söylüyor. Ancak sonradan kendi sezgilerini, iç sesini dinlemeye başladığını
söylüyor. Spielberg’e göre sezgiler, vicdandan ayrışır. Vicdan ne yapmanız
gerektiğini size haykırır, ancak sezgiler neler yapabileceğinizi fısıldar.
Spielberg bunu dinleyin diyor.
“Filmlerde karakteri tanımlayan bir an vardır, ancak gerçek hayatta her gün bunla karşılaşırsınız. Bu anlarla karşılaştığınızda kendi iç sesinizi ve sezgilerinizi dinleyin”
8-
İlk Başta Başkalarından Esinlenmek
Problem Değil
İlk filmlerinizde bir başka filmin, yönetmenin etkisi
altında kalmakta bir problem yoktur. İlk işler genelde sevdiğiniz,
etkilendiğiniz bir filmin bir versiyonu olabilir. İşin pratiğini, abecesini
öğrenirken bu olabilir. Ancak en sonunda kendi özgün, orijinal sesinizi
yakalamalısınız. Bunu da kim olduğunuzu, ne istediğinizi sorgulayarak
bulabilirsiniz. Kendi özünüzü ifade edebilmek bazen yıllar alır.
“Kendi filminizi yapmayı öğrenirken başkalarının
filmlerinden etkilenmek sıkıntı değildir. Ancak bir noktada kendi sözünüzü
bulmalısınız. Çünkü özgün olan odur.”
9-
İzleyicinin Hayal Gücü Sizin
Gösterdiğinizden Daha Korkunç Etki Yaratır
Speilberg, Jaws filminde köpekbalığının kendi ellerinde
olmayan nedenlerden ötürü kullanılamayacak hâle geldiğini belirtiyor. Ancak
yine de filmi yapmak istediğini söylüyor. Köpekbalığını göstermeden kullanmanın
normalden daha çok korku ve gerilim yarattığını söylüyor. Filmi kurtaran hamle
de bu olmuş.
“İzleyiciye bir süre asıl tehdidi göstermeden gerilim ve
korku yaratın. İzleyicinin imajinasyonu asıl göstereceğinizden daha
korkunçtur.”
10- Fikir
Bir Anda Geldiğinde Hemen Yazmaya Başlayın
Spielberg, E.T. filminin fikrinin adeta kendisine bir hediye
gibi bahşedildiğini düşünüyor. Tunus’ta Raiders of the Lost Ark filminin
çekimlerini yaparken eskiden milyonlarca yıl önce okyanusun tabanı olan bir çöl
zemininde fosil topladığını söylüyor. O sırada Spielberg, Close Encounters of
the Third Kind filminde uzaylı dünyamızda kalsa ne olurdu diye düşünmeye
başladığını söylüyor. Sonrasında tüm hikâye bir anda beynine çarpmış gibi
hissettiğini dile getiriyor. Ayrıca film annesi ve babası boşandığında
Speilberg’ün bir çocuk olarak neler hissettiğini yansıtıyor. Spielberg birkaç
günde film için hikâyeyi bir araya getirdiğini ifade ediyor.
“Bazen bir fikir bir anda cennetten bir hediye gibi gelir
ve tokat gibi çarpar. Böyle olduğunda hemen sahneleri yazmaya ve hikâyeyi
oluşturmaya başlayın.”
Yorumlar
Yorum Gönder