PORTRAIT OF A LADY ON FIRE İNCELEMESİ

 

 CÉLINE SCIAMMA (2019)

 

IMDb: 8,1

 

SÜRE: 2 Sa 2 Dk

 

TÜR: Dram, Romantik

 

OYUNCULAR: Noémie Merlant – Marianne, Adèle Haenel – Héloïse, Luàna Bajrami – Sophie,  Valeria Golino - La Comtesse


Başrollerinde Noémie Merlant ve Adèle Haenel‘in yer aldığı film, Héloïse’in portresini yapması için görevlendirilen Marianne’in hikâyesini konu alıyor. Marianne’in, Héloïse’in haberi olmadan onun portresini çizmesi gerekiyor bu yüzden malikaneye de Héloïse’in yürüyüşlerine eşlik etmesi için alınmış gibi yapmak zorunda kalır. Bu sayede Héloïse’i daha yakından inceleme, yürüyüşler sonrası gizlice çalışmaya devam ettiği portresi için malzeme toplama fırsatı bulur. Ama bu yürüyüşler ve incelemeler, iki kadının birbirlerine yakınlaşmalarına neden olur. Céline Sciamma, 18. yüzyılda geçen bir aşk hikâyesini ve karakterler arasındaki ilişkiyi günümüz izleyicisine abartıya kaçmadan, doğal bir şekilde izleyiciye aktarıyor. Yönetmen, aşkın evrenselliğini az diyalogla ve az karakterle çarpıcı bir şekilde ele alırken sınıfsal farklara da değinmeden geçmiyor.

Film, birbirinden farklı dört kadının birbirleriyle ilişkisini ve bağını anlatıyor. Böylece bu dört karakter üzerinden toplumsal sınıf farklarını da ortaya koyuyor. Marianne karakteri, erkeklerin hakim olduğu bir dünyada sanatını icra etmeye çalışan ve kendi adını ve farkını ortaya koymaya çalışan idealist bir ressam. Héloïse ise üst sınıf bir aileye mensup bir birey olarak, işçi sınıfındaki Marianne’nin bile sahip olduğu kadar özgürlüğe sahip değil. Burjuva sınıfının getirdiği baskı ve sınırlılıklarıyla hayatını sürdürmeye çalışan, kendi isteklerini gerçekleştiremeyen depresif karakter. Evin hizmetlisini canlandıran Luàna Bajrami’nin oynadığı Sophie karakteri ise, burjuva yaşamına hizmet eden halktan bir karakter. Bu karakteri Marianne ile Héloïse’i bağlayan kişi olarak söyleyebiliriz. Sophie’nin geçirdiği hamilelik ve onu aldırma operasyonu sırasında üçlünün birleşmesini ve kuvvetlenen bağlarıyla oluşan bir kadın dayanışması izliyoruz.


İlk andan itibaren seyirciyi içine çekmeye başlayan film, devamına dair bir umut vaat ederek meraklandırıyor. İkilinin kendilerini ve aralındaki ilişkiyi keşfetmelerini, kabullenip itiraf ettikleri süreçlere tanık oluyoruz. Oyuncuların tüm duygularını, bakışlarla, jest ve mimiklerle aktarması her zaman dediğim gibi minimal oyunculuklarla aktarmaları daha etkili olmuş. Adèle Haenel‘in güzelliği ve olaylar karşısındaki doğal tavırları, bu filmde kendini gösteriyor. Ona eşlik eden Noémie Merlant‘ın da rolünü başarıyla taşıyıp duygusal yoğunluğu rahatlıkla kaldırabilmesi, oyunculuk anlamında neredeyse kusursuz diyebiliriz.

Filmin geçtiği dönem gereği kostüm tasarımlarına değinmeden geçmek olmaz. Kostüm seçimleri dönem filmleri için dekorla birlikte en önemli ögeler oluyor. Bu filmde de kostüm de dekorlar birbirleriyle ve dönemle son derece uyumlu aynı zamanda da canlı ve dikkat çekici olmuş.

Kullanılan mekanların sınırlı olmasına rağmen iyi seçimler olması, sinematografiyle birleşince ortaya muhteşem bir görsellik çıkarmış. Görüntü yönetmeni Claire Mathon‘ın kamerasından çıkan film kareleri adeta tablolardan fırlamış gibiydi. İzlerken görüntülere hayran kalmamak elde olmuyor. Çekildiği mekanlar, kullanılan dekor ve kostümlerin de renk tonlarının da bunda etkisi tabi ki var. Bazı filmde karanlık sahnelerden dolayı görmede zorlanırız, oldukça rahatsız edici bir durumdur. Ama bu karanlık mekanlarda dahi net görebildiğimiz görüntüler, filmin sinematografi açısından da bir ödülü hakkettiğini düşündürüyor.

Senaryo ödülü alan filmin hem senarist hem de yönetmeni Céline Sciamma, kadın odaklı bir senaryo yazıyor. Filmin başındaki ve sonundaki sahnelerinde ufak ufak görünen figüran erkek karakterleri saymazsak film boyunca hikaye akışı içinde hiçbir erkek karaktere rastlamıyoruz.

Karakterlerin gerek aralarında geçen diyaloglar, gerekse konuşmadıkları anda aralarında oluşan çekim ve bunların hissettirilmesi hem oyuncuların hem de yönetmenin başarısından kaynaklı. Gözümüze sokulmayan bu detayların hissettirilmesi ilişkinin inandırıcılığına ve doğallığına olumlu etki eden detaylar oluyor. Sciamma kendi yazdığı senaryoyu beyaz perdeye aktarmakta çok başarılı olmuş. Sinema sanatını ustalıkla kullanıp tutkuyu oldukça şiirsel ve tensel bir şekilde sunuyor. Bunları yaparken de döneme ait unsurları ve gelenekleri göstermeyi de ihmal etmiyor. Filmin sonunda aşıkların ayrılması bu aşk hikayesini güçlendiren, vurucu yapan noktalardan biri olmuş. Zaten o dönem için eşcinsel ilişkinin mutlu sonla bitmesi inandırıcı olmazdı. Öte yandan cinsiyet eşitsizliğine ve kadınların sanattaki varlığına dair de alt metinlerle dolu senaryosu daha detaylı okumalar yapmaya kesinlikle açık. 


Yönetmen bizi sadece kadınların dünyasında gezdiriyor. Sadece filmin içinde değil, filmin yapımında da senaristinden görüntü yönetmenine; oyuncularından, yönetmenine kadar filmi sırtlayan kişiler hep kadınlar olmuş. Sciamma, sinema sektöründeki en güçlü kadınlardan biri olduğunu kanıtlayarak yapımlarını merakla takip edeceğimiz isimler arasına katılıyor.



TRİVİALAR:










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FLEABAG HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN 11 DETAY

PEAKY BLINDERS HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN 15 DETAY

21. YÜZYILIN EN İYİ 30 OYUNCU PERFORMANSI

THE LORD OF THE RINGS: THE RETURN OF THE KING İNCELEMESİ

QUENTIN TARANTINO / AUTEUR YÖNETMENLER -2-

HER İNCELEMESİ

MARTIN SCORSESE'E GÖRE MUTLAKA İZLENMESİ GEREKEN 25 FİLM

THE LORD OF THE RINGS: THE TWO TOWERS İNCELEMESİ

FLEABAG İNCELEMESİ

CHRISTOPHER NOLAN “SİNEMANIN ALTIN ÇOCUĞU” / AUTEUR YÖNETMENLER -1-