THE MARVELOUS MRS. MAISEL İNCELEMESİ

 AMY SHERMAN-PALLADINO (2017- )

 

IMDb: 8,7

 

TÜR: Komedi, Dram

 

OYUNCULAR: Rachel Brosnahan - Miriam 'Midge' Maisel, Alex Borstein - Susie Myerson, Michael Zegen - Joel Maisel, Marin Hinkle - Rose Weissman, Tony Shalhoub - Abe Weissman, Luke Kirby- Lenny Bruce, LeRoy McClain - Shy Baldwin, Zachary Levi - Benjamin Ettenberg

 


Size çok tatlı, çok sıcak bir komedi dizisi önerisiyle geldim. Ona göre hayatı mükemmel ilerlerken hiç beklemediği bir anda beklemediği bir olayla hayatı alt üstü olan bir kadın var başrolde. Yaşadığı hayatının şokuyla ne yapacağını bilemeyen karakterimiz Midge, kendini bir anda stand up sahnesinde buluyor. İçindeki komedyeni çıkaran Midge’i, her bölümü ayrı bir stand up şovu izlermiş gibi izliyoruz, hem de 1950’lerin New York’unda… Bu yıllarda bile cinsiyetçi bakışlardan ve ayrımlardan kurtulamamışken o dönemde bir kadın olarak komedyenlik yaptığınızı düşünsenize, kim bilir neler gelebilirdi başınıza. Spoilersız, en kısa haliyle dizinin konusu böyle. BU DİZİYİ SAKIN KAÇIRMAYIN İZLEYİN ve sonrasında gelip bana teşekkür edersiniz 😊



SPOİLERLI İNCELEME

Dönem dizisi olmasından dolayı stand up şovlarındaki espriler çok size hitap etmeyebilir. Bunu özellikle ilk sezonda daha çok hissediyoruz. Ama daha sonrasında böyle bir sorun kalmıyor Midge günlük hayatını sahneye taşıyarak bunlar üzerinden mizahına devam ediyor. Dizi ve karakterler o kadar hızlı ve akıcı ilerliyorlar ki sıkılmanıza asla fırsat vermiyorlar. Karakterler nasıl hızlı ilerleyebilir? Her halleriyle… replikler çok hızlı akıyor, hızlı konuşuluyor, sürekli bir koşuşturma hakim. Bunun özellikle son sezonda daha yoğun olduğunu söyleyebilirim.

Midge karakterini canlandıran Rachel Brosnahan o kadar tatlı ve yetenekli bir kadın ki koca diziyi 3 sezon boyunca taşıyor. Ve Midge karakteri de o kadar zarif, tatlı ve komik bir karakter ki dizide de herkese kendini sevdiren bir şeytan tüyü var. Bunda Rachel Brosnahan’ın çok büyük bir etkisi var. Karakterin sahne hakimiyeti, cümlesindeki her detay, cesareti ve kendinden eminliği Midge’in hikaye anlatıcılığının doğal bir yetenek olduğunu zaten gösteriyor. Karakterle ilgili eklemek istediğim bir nokta daha var. İlginç bir şekilde 3 sezon boyunca Midge’in yanında kimi görsek çok yakıştırdım. Benjamin başta olmak üzere, Lenny, hatta Shy’la bile yakıştıklarını düşünüyorum.


Alex Borstein’in canlandırdığı Susie karakteri, cinsiyet ve cinsel tercihler hakkında çok konuşulan bu günlerde taa 1950’lerden herkese verilen bir cevap niteliğinde. Bu yıllarda bile hala kadınların belirli kalıplara sokulması, 1950’lerde Susie gibi bir kadın için daha zor bir durum. Ama bu onun umurunda mı? Kimin ne dediğini ne düşündüğünü gram umursamıyor. Ne tercihleri hakkında açıklama yapıyor, ne kadın gibi görünmeye çalışıyor, ne de insanların kendi hakkındaki sözlerini umursuyor. Sadece kendi nasıl isterse o şekilde yaşıyor. Tam da olması gerektiği gibi.

Dizi dönem dizisi olduğundan dekor ve kostümlere değinmeden geçemem. Dizide yaratılan 50’ler 60’lar ortamı çok başarılı, size gerçekten dönemi hissettirebiliyor. Özellikle kostümler, izlerken çok dikkatimi çekti. Sırf kıyafetleri için keşke o dönemlerde yaşasaymışız diyebilirsiniz izlerken. Çünkü Midge, karakterinin özelliklerinin getirdiği gereksinim ile harika giyinen bir kadın, Midge’in tüm kıyafetlerine bayıldım. Biliyorsunuz kılık kıyafetine, giyim kuşamına ve bakımına son derece önem veren birisi. Eşi uyumadan makyajını çıkarmaması, uyurken saçında bigudilerle put gibi yatması, eşi uyanmadan önce kalkıp bakımını ve makyajını yapması, vücut ölçülerini aksatmadan her gün ölçmesi ve aynı ölçülerde kalmaya çalışması falan izlerken şimdilerde bizi şaşırtan detaylardı. Bu konuya değinmişken dizinin güçlü bir cinsiyetçilik eleştirisinin de mevcut olduğunu belirteyim. Kadınların toplum tarafından konumlandırıldıkları yerleri, belirlenen kuralları, üzerlerine yüklenen belirli kalıpları gözümüze gözümüze sokuyorlar. Ama çelişkili noktalar da yok değil. Şimdi dizide yer alan bu önemli noktalara değinmek istiyorum biraz.

Kocası tarafından aldatıldığında, ailesi sorunu Midge’de arıyor, Joel’i eve döndürmesi isteniyor. Ayrılacaklarını öğrendiğimiz sahnede Midge de sorunu kendinde görmüştü ilk başta. Daha iyi olmaya, her şeyin daha iyisini yapacağına söz veriyor, kendinde bir eksiklik olduğunu düşünüyor, aldatılan olmasına rağmen her şeyi düzeltmek için yine uğraşan kişi o oluyordu. Ama biliyorsunuz ilk bölümden itibaren 3 sezon boyunca Midge’in kariyer gelişimiyle beraber, hayatında yaşadığı değişimleri, bir kocaya ihtiyaç duymayan, güçlü, tek başına ayakta duran bir kadına dönüşünü de izliyoruz. Midge’in her yönden gelişimini izliyoruz. Bütün bunlara rağmen, komedyenliğe adım attığında boşanma evresinde olmasına rağmen dizinin isminin neden Mrs. Maisel olarak belirlendiği de aklımda bir soru işareti olarak kaldı. Biliyorsunuz Maisel, kocasından aldığı soyadıydı ve aldatılmış ve boşanmak üzere olan bir kadının sahneye çıkarken bu soyadı tercih edeceğini hiç sanmıyorum.

Midge’in sıkça yaşadığı sorunlardan biri de sahneye çıkarken, bir kadının komedyenliğe yakışıtırılmaması, sürekli şarkıcı sanılması, Midge’e yönelik başka komedyenlerin yaptığı cinsiyetçi şakalar bunlara rağmen erkeklerin uyarı bile almazken Midge sırf hamilelik gibi doğal bir olaydan bahsettiği için sahneden indirilmesi gibi daha onlarca sahne sayabilirim. Bunlar dönemin cinsiyetçi bakışını yansıtırken, gözümüze gözümüze sokarken dizinin cinsiyetçi eleştirileriyle çeliştiği noktalar da oluyor. Midge’e yapılanları sorun olarak gösterirken Midge’in de sahnede cinsiyetçi söylemleri bulunuyor ve bunlar sorun görünmüyor. Örneğin “aptal sarışın” olgusundan bahsettiği bir sahneyi hatırlarsınız. Midge parlatılırken ve ona yönelik saygısızlıkların altı çizilirken diğer kadın karakterler ya da figüranlar için aynı saygı verilmiyor. Dizinin en büyük hatası bu diyebilirim.

Bunlar haricinde dizideki diğer karakterlerden bahsedeyim biraz. Midge’in annesi ve babası aynı zamanda Joel’in anne ve babası tiplemeleri tek başına düşünüldüğünde abartı kaçan ama dizi içine çok güzel yedirilmiş karakterler. Joel aynı şekilde aldatıp daha sonra pişman olan tipik bir koca olarak diziye başlıyor ama dizi içinde kendini geliştiren karakterlerden birisi. Benjamin benim sevdiğim karakterlerden birisiydi. Midge’e karşı anlayışlı ve saygılı ama maalesef onu çok izleme şansı yakalayamadık. Daha önce belirttiğim gibi Midge’le hepsini yakıştırdım ama en çok Benjamin ile uyumlu bir ilişkileri vardı. İlk gördüğümüz andan beri Lenny ile de çok yakıştırıyordum ve bir ilişki beklerken inatla arkadaş olarak izlettiler bize ve ben en son umudu kesip arkadaş olduklarına inanmışken dizi bize ucundan ilişki sinyalleri vermeye başladı finalde. Keşke bir an önce 4.sezon çıksa da izlesek diye devamını da heyecanla beklemekteyiz. 3 koca sezon incelemesi yazmak zor, her sahneye her olaya tek tek değinsem bu yazı bitmezdi. O yüzden detaylı değil ama genel bir inceleme yazısı olsun bu veee TİTS UP… 😊




TRİVİA:




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

FLEABAG HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN 11 DETAY

PEAKY BLINDERS HAKKINDA BİLMENİZ GEREKEN 15 DETAY

21. YÜZYILIN EN İYİ 30 OYUNCU PERFORMANSI

THE LORD OF THE RINGS: THE RETURN OF THE KING İNCELEMESİ

QUENTIN TARANTINO / AUTEUR YÖNETMENLER -2-

HER İNCELEMESİ

MARTIN SCORSESE'E GÖRE MUTLAKA İZLENMESİ GEREKEN 25 FİLM

THE LORD OF THE RINGS: THE TWO TOWERS İNCELEMESİ

FLEABAG İNCELEMESİ

CHRISTOPHER NOLAN “SİNEMANIN ALTIN ÇOCUĞU” / AUTEUR YÖNETMENLER -1-